Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?
Kategoriler
Full Description
Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?
] Türkçe – Turkish – تركي [
Muhammed b. Salih el-Useymîn
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin
2013 - 1434
﴿ هل كل من مد يده يستحق الزكاة؟ ﴾
« باللغة التركية »
محمد بن صالح العثيمين
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين
2013 - 1434
Soru:
Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?
Cevap:
Her elini uzatana (isteyene) zekât verilmez. Çünkü zengin olduğu halde elini mala uzatan kimseler vardır.Bu tür insanlar, kıyâmet gününde, şahitlerin ayağa kalktığı ve yüz kemiklerinin göründüğü o günde,-bundan Allah'a sığınırız- yüzlerinde bir parça et olmadan geleceklerdir.
Nitekim Nebimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
((مَنْ سَأَلَ النَّاسَ أَمْوَالَهُمْ تَكَثُّرًا، فَإِنَّمَا يَسْأَلُ جَمْرًا، فَلْيَسْتَقِلَّ مِنْهُ، أَوْ لِيَسْتَكْثِرْ .)) [رواه مسلم ]
"Kim (malını artırmak için) insanlardan dilenirse, o şüphe yok ki ateş parçası istemiştir. Öyleyse (buyursun) dileyen azla yetinsin, dileyen de çoğaltmaya çalışsın."[1]
Bu münasebetle zengin oldukları halde insanlardan ısrarla isteyen bu tür insanları, hatta almaya hak sahibi olmadıkları halde zekât kabul eden herkesi uyarmak istiyorum ve diyorum ki:
Hak etmediğin halde zekât alırsan,-bundan Allah'a sığınırız- haram yemiş olursun. Bu sebeple insanın Allah’tan korkması gerekir.
Nitekim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ يَسْتَعْفِفْ يُعِفَّهُ اللهُ، وَمَنْ يَسْتَغْنِ يُغْنِهِ اللهُ، وَمَنْ يَتَصَبَّرْ يُصَبِّرْهُ اللهُ، وَمَا أُعْطِيَ أَحَدٌ عَطَاءً خَيْرًا وَأَوْسَعَ مِنْ الصَّبْرِ.)) [رواه البخاري ومسلم]
"Kim, iffetli olmak isterse, Allah onu iffetli kılar. Kim, insanlardan istemekten (dilenmekten) vazgeçerse, Allah onu(n kalbini) zengin kılar. Kim, Allah'tan sabırda muvaffak kılmasını isterse, Allah ona sabrı kolay kılar. Hiç kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir."[2]
Fakat bir kimse sana elini uzatırda onun zekât almaya ehil olduğuna kuvvetle kanaat getirirsen, zekâtı ona verirsin.Zekât geçerlidir ve sen bu yükümlülükten kurtulmuş olursun. Daha sonra onun zekâta ehil olmadığı ortaya çıksa bile tekrar zekât vermezsin.
Bunun delili; (İsrailoğullarından) sadaka veren adamın hikâyesidir. Bu adam önce sadakasını zinâ eden bir kadına verir. Sabah olunca insanlar:
-Bu gece zina eden bir kadına sadaka verilmiş, diye konuşurlar.
Adam:
-Kendi kendine: Elhamdulillah, der.
İkinci gece tekrar sadaka verir. Bu sefer verdiği sadaka bir hırsızın eline düşer. İnsanlar sabah olunca:
-Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş, diye konuşmaya başlarlar.
Üçüncü gece bir zengine sadaka verir. İnsanlar sabah olunca:
-Bu gece zengine sadaka verilmiş diye, konuşmaya başlarlar.
Adam:
-Hırsıza, fahişeye, zengine sadaka verdiğim için Allah’a hamd olsun, der.
Gece olunca rüyasında kendisine şöyle denilir:
-Senin sadakan kabul edilmiştir: Fahişeye gelince, umulur ki, bu kadın zinasından vazgeçip, temiz ve iffetli olur.Hırsıza gelince, umulur ki, o sadaka sebebiyle hırsız hırsızlığından vazgeçer. Zengin kişiye gelince, umulur ki, bu zengin de aldığı sadakadan ibret alır da, Allah'ın kendisine ihsân eylemiş olduğu zenginliğinden fakirlere infak etmeye başlar.[3]
Şu samimi niyete bak ey kardeşim! Nasıl da etkili oluyor.O halde senden isteyene onun fakir olduğunu zannederek verdiğin zaman daha sonra onun zengin olduğu ortaya çıksa bile tekrar zekât vermen gerekmez.
& & & & & &
[1] Müslim,Kitâbu’z-Zekât,Bâbu Kerahetu'l-Mes’eleti Linnas, hadis no:1041.
Sehl b. Hanzale’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ سَأَلَ وَعِنْدَهُ مَا يُغْنِيهِ، فَإِنَّمَا يَسْتَكْثِرُ مِنْ جَمْرِ جَهَنَّمَ، فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ! وَمَا الْغِنَى الَّذِي لاَ تَنْبَغِي مَعَهُ الْمَسْأَلَةُ؟ قَالَ: قَدْرُ مَا يُغَدِّيهِ وَيُعَشِّيهِ.))
[ رواه أبو داود وصححه الألباني ]
"İhtiyacını giderecek kadar bir şeyleri olduğu halde insanlardan dilenen kimse, ancak cehennem ateşini çoğaltmak ister.
(Sahâbe):
-Dilenmesini gerektirmeyecek yeterli miktar ne kadardır? diye sordular.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Öğle ve akşam yiyeceği miktarıdır." (Ebu Dâvud; 2/281; Bkz. "Sahihu’l-Câmi’"; hadis no: 6280)
Abdullah b. Mes’ud’dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ سَأَلَ وَلَهُ مَا يُغْنِيهِ، جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ خُدُوشًا أَوْ كُدُوشًا فِي وَجْهِهِ .))
[ رواه أحمد وصححه الألباني ]
"Kendisine yetecek miktar bir şeyleri olmasına rağmen (insanlardan) dilenen kimse, kıyâmet günü yüzünde yaralar ve sıyrıklar olduğu halde gelecektir." (Ahmed Müsned: 1/388; Bkz. "Sahihu’l-Câmi’"; hadis no: 6255.)
[2] Buhârî,Kitâbu’z-Zekât,Bâbu La Sadakate illa an Zahri Ğınâ,hadis no:1427. Müslim, Kitâbu’z-Zekât, Bâbu Fadlu’t-Teaffuf ve’s-Sabr, hadis no:1053.
[3] Buhârî, Kitâbu’z- Zekât, Bâbu İzâ Tesaddeka ala Ğaniyyin ve hüve La Ya’lem, hadis no:1421.Müslim, Kitâbu’z-Zekât, Bâbu Subûti Ecri’l-Mütesaddıki ve İn Vekaati’s-Sadakatu fi Ğayri Ehlihâ, hadis no:1022.