Kiralık evlerin zekâtının hükmü
Kategoriler
Full Description
Kiralık evlerin zekâtının hükmü
] Türkçe – Turkish – تركي [
Muhammed b. Salih el-Useymîn
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin
2013 - 1434
﴿ حكم زكاة الدار المؤجرة ﴾
« باللغة التركية »
محمد بن صالح العثيمين
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين
2013 - 1434
Soru:
Kiralık evlerin zekâtının hükmü nedir?
Cevap:
Kiralık evler eğer kiraya vermek ve kirasından yararlanmak için bekletiliyorsa, bu evlerin kıymetinde zekât yoktur.Onların sadece kira gelirleri akdin üzerinden bir yıl geçtiği zaman zekâta tâbidir.Akdin üzerinden bir yıl geçmemişse, bunlarda da zekât yoktur.
Örneğin bir kimse, evini yıllık on bin riyale kiraya verse, bunun beş binini peşin aldıktan sonra harcasa ve senenin yarısında da kalan beş bini alsa ve yıl tamamlan-madan onu da harcasa, bu paranın üzerinden bir yıl geçmediği için zekât vermesi gerekmez. Fakat bu evi ticaret amacıyla elinde tutar da kâr etsin diye bekletirse, fakat satılmadığı müddetçe kiraya veririm derse, evin kıymeti üzerinden zekât vermesi gerekir. Yukarıda ifade edildiği gibi evin kirasının üzerinden bir yıl geçerse, bu kira da zekâta tâbidir.O zaman evin sadece kıymetinden zekât vermesi gerekir.Çünkü ticaret için hazırlamıştır, elinde kalmasını ve kira getirmesini istememiştir. Onunla ticaret yapılmak ve kazanç elde edilmek istenilen her şeyde zekât vardır.
Çünkü Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiğinin karşılığı vardır."[1]
Bu ev, onun elinde kendisiyle kazanç elde etmek istediği bir maldır. Onu elinde tutmasındaki amacı o malın kendisi değil,kıymetidir.Kıymeti ise paradır.Paranın da zekâtını vermek gerekir. Buna göre bu evi elinde bulundurmaktaki amacı, ticaret yapmak ve ondan yarar-lanmak olduğu için hem kıymetinden, hem de akdin üzerinden bir sene geçtiği zaman kirasından zekât vermesi onun üzerine farz olur.
& & & & & &
[1] Buhârî, Kitâbu Bed’u’l-Vahy, Bâbu Keyfe Kane Bed’u’l-Vahyi . Müslim, Kitâbu’l-İmara, Bâbu Kavlühu İnneme’l-A’malu bi’n-Niyyât, hadis no:1908.