×
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn’in cevapladığı sorunun metni şöyledir: "Halkın: "Bize bereketli geldin/bereket getirdin" ve "Bizi bereket ziyâret etti" demelerinin hükmü nedir?"

    "Bize bereketli geldin/bereket getirdin" ve "Bizi bereket ziyâret etti" demenin hükmü

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Muhammed b. Salih el-Useymîn

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2013 - 1434

    حكم قول "تباركت علينا" و"زارتنا البركة"

    « باللغة التركية »

    محمد بن صالح العثيمين

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2013 - 1434

    Soru:

    Halkın: "Bize bereketli geldin/bereket getirdin" ve "Bizi bereket ziyâret etti" demelerinin hükmü nedir?

    Cevap:

    Halk: "Bize bereketli geldin/bize bereket getirdin" demekle, bu kelimenin Allah -azze ve celle-'ye nispet edilmesi gereken anlamı kasdetmemektedir.Onlar sadece senin gelişinle bize bereket geldi demek istemektedirler. Bereketin insana izâfe edilmesi doğrudur.

    Âişe’nin kaybettiği gerdanlığı sebebiyle teyemmüm âyeti nazil olunca, Useyd b. Hudayr şöyle dedi:

    "Ey Ebû Bekir’in âilesi! Bu sizin ilk bereketiniz değildir."[1]

    Bereket talebi iki şeyden yoksun değildir:

    Birincisi:

    Kur’ân-ı Kerîm gibi meşru ve bilinen bir şeyle bereket talebinde bulunmaktır.

    Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

    ﴿ وَهَٰذَا كِتَٰبٌ أَنزَلۡنَٰهُ مُبَارَكٞ ... ﴾

    [ سورة الانعام من الآية: ٩٢ ]

    "Bu (Kur’ân), mübarek bir kitaptır."[2]

    Dolayısıyla Kur’ân’ın bereketinden birisi de ona tutunan ve onunla cihâd eden kimse, fethe nâil olur.

    Allah Teâlâ, Kur'an ile pek çok ümmeti şirkten kurtarmıştır.

    Yine Kur'an'ın tek bir harfine on sevap verilmesi onun bereketindendir. Bunlar insanın gayretini ve vaktini artırır.

    İkincisi:

    İlim gibi hissedilen ve bilinen bir şeyle bereket talebinde bulunmaktır. Bu kişi onun ilmi ve hayra daveti vesilesiyle onunla teberrük edilir.

    Useyd b. Hudayr şöyle demişti:

    "Ey Ebû Bekir’in âilesi! Bu sizin ilk bereketiniz değildir."

    Çünkü Allah Teâlâ bazı kimselerin eliyle diğer bazılarının elinden vermediği hayır ve iyiliği verebilir.

    Burada bir de hayal ve bâtıl olan bereketler vardır. Örneğin,yalancı düzenbazlar,velî olduğunu iddia ettikleri falanca ölünün size bereket indirdiğini ve benzeri şeyleri iddia ederler.

    Bunlar hiçbir etkisi olmayan bâtıl bereketlerdir.Bu işte şeytanın bir etkisi olabilir. Fakat bu da olsa olsa şeytanın bu şeyhe hizmet edeceği ve imtihan sebebi olacak maddi etkilerdir.

    Bu bereketlerin bâtıl bereketler mi yoksa sahîh bereketler mi olduğunun nasıl bilineceğine gelince, bu durum, kişinin haline bakılarak bilinir.Eğer takvâ sahibi, sünnete bağlı ve bid‘atlerden uzak, Allah dostlarından bir kimse ise, şüphesiz Allah bir başkasının eliyle vermediği bereket ve hayrı, onun eliyle verebilir. Fakat Kur'an ve Sünnet’e muhalif bir kimse ise veya bâtıla çağırıyorsa, onun bereketi hayali bir berekettir, şeytan onun bâtılına yardım etmek üzere bunları ortaya koymuş olabilir.

    & & & & & &

    [1] Buhârî, "Kitâbu’t-Teyemmüm", hadis no: 334. Müslim, "Kitâbu’l-Hayz, Bâbu’t-Teyemmüm", hadis no: 289

    [2] En‘âm Sûresi: 92