×
Değerli âlim Abdulaziz b. Baz\’ın cevapladığı sorunun metni şöyledir: \”Namaz için kâmet getirilirken müezzin: \”Lâ ilâhe illallah\” derken bazı namaz kılanların sağ el parmaklarını yumduklarını ve şehâdet parmaklarını kaldırdıklarını görüyorum. Aynı şekilde Cuma hutbesi sırasında veya ilim halkaları sırasında imam veya hatip: \”Lâ ilâhe illallah\” sözünü tekrar ettiğinde böyle yaptıklarını görüyorum.Bu davranış, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-\’den vârid olmuş mudur?\”.

    Kâmet ve hutbe sırasında "Lâ ilâhe illallah" sözüne gelince şehâdet parmağıyla işâret etmenin hükmü

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Abdulaziz b. Baz

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2012 - 1433

    ﴿ حكم الإشارة بالسبابة أثناء الإقامة والخطبة عند قول لا إله إلا الله ﴾

    « باللغة التركية »

    عبد العزيز بن عبد الله بن باز

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2012 - 1433

    Soru:

    Namaz için kâmet getirilirken müezzin: "Lâ ilâhe illallah" derken bazı namaz kılanların sağ el parmakla-rını yumduklarını ve şehâdet parmaklarını kaldırdıklarını görüyorum.Aynı şekilde Cuma hutbesi sırasında veya ilim halkaları sırasında imam veya hatip: "Lâ ilâhe illallah" sözünü tekrar ettiğinde böyle yaptıklarını görüyorum.

    Bu davranış, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den vârid olmuş mudur?

    Cevap:

    Hamd, yalnızca Allah'adır.

    "Bu konuda bir şey geldiğini bilmiyorum, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den de bu konuda bir şey vârid olduğunu sanmıyorum. Sadece namazdaki iki oturuşta, birinci ve ikinci teşehhüdde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şehâdet parmağıyla işâret ettiği vârid olmuştur.

    Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- birinci ve ikinci oturuşta şehâdet parmağını kaldırır ve onunla tevhîde işâret ederdi.

    Ezân veya kâmetten sonraki zikire gelince, bu konuda Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den bir şey ezberlemedim. Ancak Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- insanlara, müezzin ezân okurken ve kâmet getirirken icâbet etmelerini ve ezân ve kâmetin ardından kendisine salât ve selâm getirdikten sonra şöyle demelerini onlara meşrû kılmıştır:

    ((اَللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ، وَالصَّلاَةِ القَائِمَةِ، آتِ مُحَمَّداً الوَسِيلَةَ وَالفَضِيلَةَ، وَابْعَثْهُ مَقَاماً مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ))

    "Bu tam dâvetin (tevhîd dâvetinin) ve devamlı[1] olan namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed'e vesîle[2] ve fazîleti[3] ver. Onu (kıyâmet günü) vadettiğin Makam-ı Mahmûd'a[4] ulaştır."[5]

    Yine şöyle demelerini onlara meşrû kılmıştır:

    ((مَنْ قَالَ حِينَ يَفْرُغُ مِنَ الْوُضُوءِ: أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، فُتِحَتْ لَهُ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ الثَّمَانِيَةُ يَدْخُلُ مِنْ أَيِّهَا شَاءَ)) [ رواه مسلم ]

    "Her kim, abdest aldıktan sonra: 'Eşhedu en lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh, ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluh' (Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah olmadığına, O’nun bir olduğuna ve ortağının bulunmadığına şehâdet ederim. Yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim) derse, cenneti sekiz kapısı ona açılır ve dilediğinden içeri girer."[6]

    Tirmizî -Allah ona rahmet etsin- hadisi şu fazlalıkla rivâyet etmiştir:

    ((اَللَّهُمَّ اجْعَلْنِي مِنَ التَّوَّابِينَ وَاجْعَلْنِي مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ))

    "Allahım! Beni çokça tevbe edenlerden kıl ve beni (günah ve pisliklerden) temizlenenlerden eyle."[7]

    Bu hadisin isnadı sahihtir.

    Dolayısıyla abdestten sonra şöyle demesi meşrûdur:

    ((أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، اَللَّهُمَّ اجْعَلْنِي مِنَ التَّوَّابِينَ وَاجْعَلْنِي مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ))

    "'Eşhedu en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluh' (Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah olmadığına, O’nun bir olduğuna ve ortağının bulunmadığına şehâdet ederim. Yine Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim). Allahım! Beni çokça tevbe edenlerden kıl ve beni (günah ve pisliklerden) temizlenenlerden kıl."

    Bir rivâyette şöyle gelmiştir:

    ((... ثُمَّ يرَفَعَ نَظَرَهُ إِلَى السَّمَاءِ...))

    "...sonra gözlerini göğe doğru kaldırır..."

    Fakat ne bu konuda, ne kâmetten sonra, ne de namaza başlarken şehâdet parmağıyla işâret edile-ceğine dâir rivâyetlerden hiçbir şey bilmiyorum. Bildiği tek şey,bunun sadece iki teşehhüdde olduğudur. Zirâ Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ilk ve son teşehhüdde şehâdet parmağıyla işâret ederdi."[8]

    & & & & & &

    [1] Hadiste geçen "el-Kâime" lafzı, devamlı anlamındadır. Çünkü namazı, hiçbir dîn ve hiçbir şeriat değiştirmemiştir. Gökler ve yer var oldukça namaz devam edecektir.

    [2] Vesîle: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in de haber verdiği gibi, cennette bir makamdır.

    [3] Fazîlet: Diğer yaratılanlara göre fazladan bir makamdır.

    [4] Makam-ı Mahmûd: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kıyâmet günü Rabbinin huzurunda durup ümmeti için şefaat dileyeceği övülen makamdır.

    [5] Buhâri (1/152);Tırnak içindeki kısım Beyhaki’den (1/410) Abdulaziz b. Baz,(Tuhfetu’l-Ahyar s.38) bu ziyadenin geldiği isnadın hasen olduğunu söyler.

    [6] Müslim; hadis no: 209

    [7] Tirmizî; hadis no: 78

    [8] Abdulaziz b. Baz; "Nuru'n ale'd-Derb Fetvâları"; c: 2, s: 1049