×
Değerli âlim Abdulaziz b. Abdullah b. Baz\’ın cevapladığı sorunun metni şöyledir: \” Diğer farzları eda ettiği halde hiçbir özrü olmaksızın senelerce oruç farîzasını edâ etmeyi ihmal eden bir müslümanın hükmü nedir? Bu kimseye oruçların kazası veya keffâreti gerekir mi? Eğer kaza gerekirse bu ayların hepsini nasıl kaza etmelidir?\”.

    Diğer farzları edâ ettiği halde oruç farîzasını terk eden kimsenin hükmü

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2011 - 1432

    ﴿ حكم من يترك فريضة الصوم مع أدائه بقية الفرائض ﴾

    « باللغة التركية »

    عبد العزيز بن عبد الله بن باز

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2011 - 1432

    Soru:

    Diğer farzları edâ ettiği halde hiçbir özrü olmaksızın senelerce oruç farîzasını edâ etmeyi ihmal eden bir müslümanın hükmü nedir? Bu kimseye oruçların kazası veya keffâreti gerekir mi? Eğer kaza gerekirse bu ayların hepsini nasıl kaza etmelidir?

    Cevap:

    Erkek olsun, kadın olsun, mükellef olduğu halde Ramazan orucunu terk eden bir kimsenin hükmü; Allah ve Rasûlü'ne isyan etmiş ve büyük bir günah işlemiş demektir. Bundan dolayı Allah’a tevbe etmesi ve doyurmaya gücü yetiyorsa, her gün için bir yoksulu doyurmakla birlikte terk ettiği (tutmadığı) her bir günü de kaza etmesi gerekir. Eğer doyurmaya gücü yetmeyecek ölçüde fakir ise kaza ve tevbe yeterlidir. Çünkü Ramazan orucu büyük bir farzdır. Nitekim Allah Teâlâ onu mükellef müslümanlara farz kılmıştır. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de orucun İslâm'ın beş rüknünden (esasından) birisi olduğunu haber vermiştir.

    Bu kimsenin durumu yetkili makama veya iyiliği emretme ve kötülükten alıkoyma komitesine bildirilirse, ibret alması ve terbiye olması için bu ihmalinden dolayı ona tâzir cezası verilmesi gerekir.

    Bu hüküm, Ramazan orucunun farz oluşunu inkâr etmediği zaman böyledir. Ramazan orucunun farz oluşunu inkâr ederse, bununla o, Allah Rasûlü'nü yalanlayan kâfir olur. Yetkili makam tarafından şer’î mahkemeler vasıtasıyla tevbe etmesi istenir. Tevbe ederse ne ala, tevbe etmezse, dînden döndüğü için öldürülür. Çünkü Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    (( مَنْ بَدَّلَ دِينَهُ فَاقْتُلُوهُ.)) [ رواه البخاري ]

    "Her kim dinini değiştirirse, onu öldürün."[1]

    Ancak orucu bir hastalık veya yolculuk sebebiyle terk etmişse (tutmamışsa), bu konuda ona bir günah yoktur.

    Hastalığından iyileşir veya yolculuktan dönerse, tutmadığı oruçları kaza etmesi gerekir.

    Nitekim Allah -azze ve celle- bu konuda şöyle buyurmuştur:

    ((... وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٖ فَعِدَّةٞ مِّنۡ أَيَّامٍ أُخَرَۗ...)) [ سورة البقرة من الآية: 185 ]

    "... Her kim de onda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin..."[2]

    Başarı, Allah Teâlâ'dandır.[3]

    & & & & & &

    [1] Buhârî, Sahih’inde rivâyet etmiştir.

    [2] Bakara Sûresi: 185

    [3] Abdulaziz b. Abdullah b. Baz'ın Fetvâları, c: 3, s: 219-220.