Namaz kılmayan ve oruç tutmayan kimsenin haccının hükmü
Bu materyal .... diline çevrilmiştir.
Kategoriler
Full Description
Namaz kılmayan ve oruç tutmayan kimsenin haccının hükmü
﴿ حكم حج من لا يصلي ولا يصوم ﴾
] Türkçe – Turkish – تركي [
Muhammed b. Salih el-Useymîn
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin
2010 - 1431
﴿ حكم حج من لا يصلي ولا يصوم ﴾
« باللغة التركية »
محمد بن صالح العثيمين
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين
2010 - 1431
Soru:
Namaz kılmayan ve oruç tutmayan bir kimse haccederse, o bu durumda iken yaptığı haccın hükmü nedir?
Allah Teâlâ'ya tevbe ederse, terk ettiği ibâdetleri kaza etmesi gerekir mi?
Cevap:
Namazı terk etmek; kişiyi dînden çıkartan ve cehennemde ebedi kalmasını gerektiren küfürdür.
Nitekim Kur'an, Sünnet ve selefin (ilk müslümanların) sözleri buna delâlet etmiştir. Buna göre namaz kılmayan bu adamın Mekke’ye girmesi helâl değildir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﭟ ﭠ ﭡ ﭢ ﭣ ﭤ ﭥ ﭦ ﭧ ﭨ ﭩ ﭪ ﭫﭬ ﮊ [ سورة التوبة من الآية: ٢٨ ]
"Ey îmân edenler! Müşrikler bir pisliktirler. Artık bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar..."[1]
Namaz kılmıyor bir halde iken yaptığı hac geçerli değildir ve kabul edilmez. Çünkü onun haccı, kâfirin yaptığı bir hacdır. Kâfirin yaptığı ibâdetler sahîh değildir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﯞ ﯟ ﯠ ﯡ ﯢ ﯣ ﯤ ﯥ ﯦ ﯧ ﯨ ﯩ ﯪ ﯫ ﯬ ﯭ ﯮ ﯯ ﯰ ﯱ ﯲ ﯳ ﯴ ﮊ
[ سورة التوبة الىية: ٥٤ ]
"Verdikleri şeylerin onlardan hayır olarak kabul olunmamasının sebebi, gerçekte Allah'a ve Rasûlüne inanmamaları, namaza ancak üşenerek gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeyerek vermeleridir." [2]
Geçmişte terk ettiği (yerine getirmediği) amellerin durumuna gelince onları kaza etmesi gerekmez.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﮣ ﮤ ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫ ﮬ ﮭ ﮮ ﮯ ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﮊ [ سورة الأنفال الآية: ٣٨ ]
"(Ey Rasulüm!) O kâfirlere de ki: Eğer (Allah'a ve elçisine düşmanlıktan vazgeçip İslâm’a girerlerse daha) önceki suçları bağışlanacaktır.Yok eğer onlar (seninle savaşmaya) dönüp tekrar düşmanlığa başlayacak olurlarsa, öncekilerin başlarına gelen, onların da başlarına gelecektir!" [3]
Bu duruma düşen kimsenin Allah’a içtenlikle tevbe etmesi ve ibâdetlere devam etmesi, sâlih amellerle Allah Teâlâ’ya yaklaşması ve çokça tevbe istiğfar etmesi gerekir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﮣ ﮤ ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩ ﮪ ﮫ ﮬ ﮭ ﮮﮯ ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﯕﯖ ﯗ ﯘ ﯙ ﯚ ﯛ ﮊ [ سورة الزمر الآية: ٥٣ ]
"(Ey Rasûlüm!) De ki: Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! (Günahlarınızın çokluğundan dolayı) Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, (tevbe edildiği takdirde, nasıl olursa olsun) bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, (tevbe eden kullarının günahlarını) çok bağışlayıcıdır, (onlara) çok merhamet edicidir." [4]
Bu âyet tevbe edenler hakkında inmiştir.Buna göre kulun tevbe ettiği her türlü günah şirk bile olsa, Allah Teâlâ onun tevbesini kabul eder.
Dosdoğru yola ileten, yalnızca Allah Teâlâ'dır.
& & & & & &