×
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn’in cevapladığı sorunun metni şöyledir:" İnsan nefsi, hacca özlem duyar. Fakat bazı insanlardan sözler işitmekteyiz. Bu sözler doğru mudur? Yoksa yanlış mıdır? Diyorlar ki: Hac farizasını yerine getiren kimse, başkasının da hac yapmasına imkân versin. Ama biz, Allah Teâlâ’nın, sâlih ameli arttırmayı bize emrettiğini biliyoruz. Bu söz doğru mudur? Çünkü insan, hacca gitmekle bu ülkeye dışarıdan gelenlere olsun veya kendisiyle birlikte gelenlere olsun, büyük bir topluluğa fayda verebilmektedir. Bu konuda ne dersiniz? "

    Müslümanlara yer açmak ve onlara rahatlık vermek için nâfile haccı terk etmenin hükmü

    ﴿ حكم ترك حج النافلة توسعة على المسلمين ﴾

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Muhammed b. Salih el-Useymîn

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2010 - 1431

    ﴿ حكم ترك حج النافلة توسعة على المسلمين ﴾

    « باللغة التركية »

    محمد بن صالح العثيمين

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2010 - 1431

    Soru:

    İnsan nefsi, hacca özlem duyar. Fakat bazı insanlardan sözler işitmekteyiz. Bu sözler doğru mudur? Yoksa yanlış mıdır?

    Diyorlar ki:

    Hac farizasını yerine getiren kimse, başkasının da hac yapmasına imkân versin. Ama biz, Allah Teâlâ'nın, sâlih ameli arttırmayı bize emrettiğini biliyoruz. Bu söz doğru mudur? Çünkü insan, hacca gitmekle bu ülkeye dışarıdan gelenlere olsun veya kendisiyle birlikte gelenlere olsun, büyük bir topluluğa fayda verebilmektedir.

    Bu konuda ne dersiniz?

    Allah Teâlâ sizi hayırlı amellerde muvaffak kılsın.

    Cevap:

    Biz deriz ki: Bu söz, yani farz haccı yerine getiren kimse, başkasının da hac farizasını yerine getirmesine imkân vermek için haccı bıraksın sözü, doğru değildir. Çünkü hadisler, haccın fazîletine delâlet etmektedir.

    Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den rivâyet olunduğuna göre o şöyle buyurmuştur:

    (( تَابِعُوا بَيْنَ الْـحَجِّ وَالْعُمْرَةِ؛ فَإِنَّهُمَـا يَنْفِيَانِ الْفَقْرَ وَالذُّنُوبَ كَمَـا يَنْفِي الْكِيرُ خَبَثَ الْـحَدِيدِ وَالذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ، وَلَيْسَ لِلْحَجَّةِ الْـمَبْرُورَةِ ثَوَابٌ إِلَّا الْـجَنَّةُ.)) [ رواه أحمد والترمذي و النسائي وابن ماجه]

    "Hac ve umreyi birlikte yapın. (Yani umre yaptığınız zaman hac da yapın.Hac yaptığınız zaman umre de yapın.) Çünkü hac ile umre, körüğün demir, altın ve gümüşün üzerindeki kir ve pası giderdiği gibi, fakirliği ve (küçük) günahları siler götürür. Mebrur (kabul olunan) haccın sevabı, ancak cennettir."[1]

    Akıl sahibi insan, hacca gidebilir ve insanlara hikmetli davranmayı bilirse, ne başkasına eziyet verir, ne de başkası tarafından eziyet görür. (Hac sırasında) geniş bir mekan bulduğu zaman hızlı adımlarla yürür, mekan dar olduğu zaman ise, hem kendisi, hem de başkasına karşı bu darlığın gerektiği şekilde hareket eder. Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Arafat'tan (Müzdelife'ye) hareket ettiğinde insanlara sükûnetle hareket etmelerini emrediyordu.Bu arada dizgini şiddetli çekmekten dolayı devenin başı üzengiye geliyordu.Fakat yolda giderken bir boşluk bulduğunda hemen hızlanıyordu.[2]

    Âlimler şöyle demişlerdir:

    "Yani hacı, yolda bir genişlik bulduğunda hızlı bir şekilde yürür. Bu ise, hacının bulunduğu duruma göre hareket etmesi gerektiğine delâlet eder.Yolda yürürken dar bir yere geldiğinde yürüyüşünde insanlara göre yavaş hareket eder.Böylelikle ne kendisi eziyet görür, ne de başkasına eziyet eder.

    Bu meselede bizim görüşümüz şudur:

    İnsan, haccı edâ etmek istediğinde bu konuda Allah Teâlâ'dan yardım ister, farz olan görevleri yerine getirir, gücü yettiğince kimseye eziyet vermemeye ve başkasından da eziyet görmemeye gayret eder.

    Evet, hacdan daha yararlı bir durumun olduğunu farz edersek, örneğin; bazı müslümanların, Allah yolunda cihad için paraya ihtiyaç duyduklarında, -ki Allah yolunda cihad,nâfile hacdan daha fazîletlidir-, bu takdirde hac için harcanacak olan bu para, Allah yolunda savaşan mücahitlere harcanır.

    Ya da müslümanlar bir açlıkla boğuşuyorlarsa, bu takdirde hac için harcanacak olan bu paranın açlığın giderilmesinde harcanması, hacdan daha fazîletlidir.[3]

    & & & & & &

    [1] Ahmed; Müsned:1/25,387. Tirmizî; hadis no: 810. Tirmizî: "Hadis, hasen sahih garib'tir", demiştir. Nesâî; hadis no: 2629 ve 2630. İbn-i Mâce; hadis no: 2887.

    [2] Buhârî; hadis no: 1666, 2999 ve 4413. Müslim; hadis no: 1218 ve 1286.

    [3] Muhammed b. Salih el-Useymîn; "Aylık Görüşme"; c: 16, s: 18.