×
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymin’in cevapladığı sorunun metni şöyledir: " Ramazan ayı orucunun hükmü nedir?".

    Ramazan ayı orucunun hükmü nedir?

    ﴿ ما حكم صيام رمضان؟ ﴾

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Muhammed b. Salih el-Useymîn

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2010 - 1431

    ﴿ ما حكم صيام رمضان؟ ﴾

    « باللغة التركية »

    محمد بن صالح العثيمين

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2010 - 1431

    Soru:

    Ramazan ayı orucunun hükmü nedir?

    Cevap:

    Ramazan ayı orucu, Kur'an ve Sünnet'in nassı ve müslümanların icmaı ile farzdıﷺ‬.

    Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur:

    ﮋ ﭣ ﭤ ﭥ ﭦ ﭧ ﭨ ﭩ ﭪ ﭫ ﭬ ﭭ ﭮ ﭯ ﭰ ﭱ ﭲ ﭳﭴ ﭵ ﭶ ﭷ ﭸ ﭹ ﭺ ﭻ ﭼ ﭽ ﭾ ﭿﮀ ﮁ ﮂ ﮃ ﮄ ﮅ ﮆﮇ ﮈ ﮉ ﮊ ﮋ ﮌ ﮍﮎ ﮏ ﮐ ﮑ ﮒﮓ ﮔ ﮕ ﮖ ﮗ ﮘ ﮙ ﮚ ﮛ ﮜ ﮝ ﮞ ﮟ ﮠ ﮡ ﮢ ﮣﮤ ﮥ ﮦ ﮧ ﮨ ﮩﮪ ﮫ ﮬ ﮭ ﮮ ﮯ ﮰ ﮱ ﯓ ﯔ ﯕﯖ ﯗ ﯘ ﯙ ﯚ ﯛ ﯜ ﯝ ﯞ ﯟ ﯠ ﯡ ﯢ ﯣ ﯤ ﯥ ﯦ ﯧ ﯨ ﮊ

    [ سورة البقرة الآيات :183- 185 ]

    "Ey îmân edenler! Oruç, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, size farz kılındı. Umulur ki (itaatte bulunmak ve yalnızca O'na ibâdet etmek sûretiyle sizinle günahlar arasına önlem kılarak Rabbinizden) korkarsınız. Sayılı günlerde (Ramazan ayında) olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden kim, (oruç tutamayacak kadar) hasta veya yolcu olursa, (oruç tutamadığı günler kadar) başka günlerde kaza eder. (Yaşlılık veya iyileşme ümidi kalmamış hasta gibi devamlı özrü olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere (oruç tutamadıklar her gün için) bir fakir doyumu kadar fidye vermeleri gerekir. Bununla birlikte her kim de gönüllü olarak (bu fidye miktarının üzerine) fazladan verirse, bu kendisi için daha hayırlıdır.Eğer (Allah katında orucun ne kadar büyük fazîlete sahip olduğunu) bilirseniz, (zor olmasına rağmen) oruç tutmanız, sizin için (fidye vermenizden) daha hayırlıdır. Ramazan ayı, insanlara hak yolu gösteren, doğruyu ve hak ile bâtılın birbirinden ayırt etmenin açık delilleri olarak Kur'anın (kadir gecesinde) indirildiği aydır.O halde sizden kim, Ramazan ayını idrak ederse, onda oruç tutsun.Her kim de onda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin.Allah, sizin için (dîninde) kolaylık ister,zorluk istemez.Bütün bunlar, orucu bir aya tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine, orucun sonunda (Ramazan bayramında tekbir getirip) Allah'ın adını yüceltmeniz, sizi doğru yola iletmesi (ve size kolaylık sağlamasına karşılık Allah'a) şükretmeniz içindir."[1]

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:

    (( بُنِيَ اْلإِسْلاَمُ عَلَى خَمْسٍ: شَهَادَةِ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللهِ، وَإِقَامِ الصَّلاَةِ، وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ، وَصوْمِ رَمَضَانَ، وَحَجِّ الْبَيْتِ.)) [ متفق عليه ]

    "İslâm, beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilâhın olmadığına ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Beytullah'ı haccetmektir."[2]

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur:

    (( إِذَا رَأَيْتُمُ الْهِلَالَ فَصُومُوا وَإِذَا رَأَيْتُمُوهُ فَأَفْطِرُوا.))

    "Ramazan hilâlini gördüğünüz zaman oruca başlayın ve Şevval hilâlini gördüğünüz zaman bayram edin."

    Müslümanlar, Ramazan orucunun farz olduğunda ve onun İslam'ın rükünlerinden birisi olduğu konusunda icma etmişlerdir.Bu sebeple orucun farz oluşunu inkar eden kişi kâfir olur. Ancak İslâmî hükümlerin bilinmediği bir ülkede yetişen kişi bunun dışındadır. Ona bu hüküm anlatılır.Kendisine huccet ikâme edildikten (İslâm'ın oruç hakkındaki hükmü açıklandıktan) sonra inkârda ısrar ederse, kâfir olur.

    Ramazan orucunun farz oluşunu hafife alarak terk eden (tutmayan) kimse, büyük bir tehlikenin içindedir. Bazı ilim ehli, onu kâfir ve dînden çıkmış birisi olarak görmektedirler. Fakat tercih edilen/kuvvetli görüşe göre, bu kimse kâfir ve dînden çıkmış birisi (mürted) değildir. Aksine bu kimse bir fâsıktır, fakat büyük bir tehlike içindedir.[3]

    & & & & & &

    [1] Bakara Sûresi: 183-185

    [2] Buhârî ve Müslim

    [3] Muhammed b. Salih el-Useymîn; "İbâdetler Fıkhı", s: 170