×
İnsanlara dînleriyle ilgili şeyleri öğretmek ve onları iyiliğe dâvet etmek, Allah Teâlâ’nın kendilerini onun için gönderdiği nebilerin bir amelidir.Bu amel en büyük görevdir.Allah Teâlâ, bu görev için insanların en fazîletlisini seçmiştir.Bunun içindir ki Allah Teâlâ, insanlara dînlerini öğretmek ve onları iyiliğe yöneltmek için nebilerin yolunda yürümede bir kimseyi muvaffak kılarsa, hiç şüphe yok ki o kimse, ilmin yayılması ve iyiliğin emredilmesi ve kötülükten alıkonulması gibi yeryüzünde iyiliğin meydana gelmesine ve Allah Teâlâ’nın insanlar üzerindeki huccetini ikâme etmesine vesîle olduğu için büyük bir iyiliğe nâil olmuş olur.

    İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Râşid b. Hüseyin el-Abdulkerim

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2011 - 1432

    ﴿ فضل تعليم الناس ودعوتهم إلى الخير ﴾

    « باللغة التركية »

    راشد بن حسين العبد الكريم

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2011 - 1432

    Allah Teâlâ buyurdu ki:

    ﮋ ﭞ ﭟ ﭠ ﭡ ﭢ ﭣ ﭤ ﭥ ﭦ ﭧ ﭨ ﭩ ﭪ ﭫ ...ﮊ [سورة الجمعة من الآية :2 ]

    "Okuma-yazma bilmeyenlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları (bâtıl inançlardan ve kötü ahlâktan) temizleyen ve onlara Kitab’ı (Kur’an’ı) ve hikmeti (sünneti) öğreten (insanların hepsine birden) elçi olarak gönderen O’dur."[1]

    Yine buyurdu ki:

    ﮋ ﭞ ﭟ ﭠ ﭡ ﭢ ﭣ ﭤ ﭥ ﭦ ﭧ... ﮊ [سورة آل عمران من الآية :110]

    "(Ey Muhammed Ümmeti!) Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. (Allah ve Rasûlünün emrettikleri) iyiliği emreder ve (yasakladıkları) kötülüğü de yasaklarsınız."[2]

    عَنْ أَبيِ مَسْعوُدٍ عُقْبَةَ بْنِ عاَمِرٍ الْأَنْصاَريِ I قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ H :(( مَنْ دَلَّ عَلىَ خَيْرٍ فَلَهُ مِثْلُ أَجْرِ فاَعِلِهِ.)) [ أخرجه مسلم ]

    Ebu Mesûd Ukbe b. Âmir el-Ensârî’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:

    "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

    "Her kim, bir iyiliği gösterirse (ona önayak olursa), o iyiliği yapanın kazandığı ecrin bir benzeri de kendisine verilir."[3]

    عَنْ أَبيِ هُرَيْرَةَ Iأَنَّ رَسُولَ اللهِ H قاَلَ: (( مَنْ دَعاَ إِلىَ هُدىً كاَنَ لَهُ مِنَ اْلأَجْرِ مِثْلُ أُجوُرِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجوُرِهِمْ شَيْئاً، وَمَنْ دَعاَ إِلىَ ضَلاَلَةٍ كاَنَ عَلَيْهِ مِنَ اْلإِثْمِ مُثْلُ آثاَمِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلَكَ مِنْ آثاَمِهِمْ شَيْئاً.)) [ رواه مسلم ]

    Ebu Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    "Kim, hidâyete çağırırsa (sâlih amel işlemesi için başkasına yol gösterirse), kendisine uyanların (kazandıkları) sevaplardan hiçbir şey eksiltilmeksizin o sevapların bir benzeri de ona verilir. Kim de dalâlete (sapıklığa) çağırırsa, kendisine uyanların (kazandıkları) günahlardan hiçbir şey eksiltilmeksizin o günahların bir benzeri de ona verilir."[4]

    عَنْ أَبيِ أُماَمَةَ الْباَهِليِ I أَنَّ رَسوُلَ اللهِ H قَالَ: (( إِنَّ اللهَ وَمَلاَئِكَتَهَ وَأَهْلَ السَّمـَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ حَتىَّ النَّمْلَةَ فيِ جُحْرِهاَ لَيُصَلُّونَ عَلىَ مُعَلِّميِ الناَّسِ الْـخَيْرَ.)) [ أخرجه الترمذي وصححه الألباني في صحيح الترغيب وصحيح الجامع ]

    Ebu Umâme el-Bâhilî’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    "Şüphesiz ki Allah, insanlara iyiliği (dînî ilim) öğreten kimseleri meleklerinin yanında över. O’nun (Arş'ını taşıyan) melekleri, göklerde ve yerde bulunanlar (insanlar, cinler ve bütün hayvanlar), hatta deliğindeki karınca bile onun için Allah’a istiğfarda bulunurlar."[5]

    KONUNUN KISA AÇIKLAMASI:

    İnsanlara dînleriyle ilgili şeyleri öğretmek ve onları iyiliğe dâvet etmek, Allah Teâlâ'nın kendilerini onun için gönderdiği nebilerin bir amelidir.Bu amel en büyük görevdir.Allah Teâlâ, bu görev için insanların en fazîletlisini seçmiştir.

    Bunun içindir ki Allah Teâlâ, insanlara dînlerini öğretmek ve onları iyiliğe yöneltmek için nebilerin yolunda yürümede bir kimseyi muvaffak kılarsa, hiç şüphe yok ki o kimse, ilmin yayılması ve iyiliğin emredilmesi ve kötülükten alıkonulması gibi yeryüzünde iyiliğin meydana gelmesine ve Allah Teâlâ’nın insanlar üzerindeki huccetini ikâme etmesine vesîle olduğu için büyük bir iyiliğe nâil olmuş olur.

    KONUDAN ÇIKARILAN SONUÇLAR:

    1. Şüphesiz ki insanlara iyiliği öğretmek, nebilerin amelindendir.

    2. İnsanlara dînlerini öğretmenin fazîleti büyüktür.Öyle ki insanlara ilim öğreten veya insanları hidâyete (sâlih amel işlemeye) dâvet eden kimseye, o ameli işleyen kimselerin ecirlerinin bir benzeri verilir.

    3. İnsanlara iyiliği öğreten kimsenin ecri büyüktür. Öyle ki Allah Teâlâ, o kimseyi över, ilmi yayarak yeryüzünde iyiliğin oluşmasına vesîle olduğu için, gökte ve yerde bulunanların hepsi onun için istiğfarda bulunurlar.

    4. İnsanları, Allah Teâlâ’nın yoluna (dînine) dâvet etmenin, iyiliği emretmenin ve kötülükten alıkoymanın fazîleti büyüktür.

    & & & & & &

    [1] Cumâ Sûresi: 2

    [2] Âl-i İmrân Sûresi: 110

    [3] Müslim; hadis no:1893

    [4] Müslim; hadis no: 2674, İbn-i Mâce; hadis no:194

    [5] Tirmizî; hadîs no: 2685. Tirmizî, hadîsin hasen sahîh olduğunu belirtmiştir. Elbânî de "Sahîhut-Terğîb"; cilt:1, sayfa: 36 ve "Sahîhul-Câmi’"; hadis no:1883'de 'hadis, sahîhtir', demiştir.