×
Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn’in cevapladığı sorunun metni şöyledir:" Bir kadın altı aylık hamile iken düşük yaptı.Zor ve yorucu işler yapıyor,buna rağmen Ramazan orucunu tutuyordu. Karnındaki çocuğun ölmesine bu zor işlerin sebep olduğundan endişe etmektedir.Bununla beraber düşük çocuk namazı kılınmadan defnedildi.Cenaze namazının kılınmamasının hükmü nedir? Çocuğun ölümüyle ilgili kafasına takılan bu şüphelerden kurtulmak için kadının ne yapması gerekir?"

    Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    Muhammed b. Salih el-Useymîn

    Terceme : Muhammed Şahin

    Tetkik : Ali Rıza Şahin

    2013 - 1434

    حكم الصلاة على السقط الذي عمره ستة أشهر

    « باللغة التركية »

    محمد بن صالح العثيمين

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2013 - 1434

    Soru:

    Bir kadın altı aylık hamile iken düşük yaptı. Zor ve yorucu işler yapıyor, buna rağmen Ramazan orucunu tutuyordu. Karnındaki çocuğun ölmesine bu zor işlerin sebep olduğundan endişe etmektedir.Bununla beraber düşük çocuk namazı kılınmadan defnedildi. Cenaze namazının kılınmamasının hükmü nedir? Çocuğun ölümü ile ilgili kafasına takılan bu şüphelerden kurtulmak için kadının ne yapması gerekir?

    Cevap:

    Düşük, dört ayını doldurduğu zaman yıkanması, kefenlenmesi ve cenaze namazının kılınması gerekir. Çünkü dört aylık olduğu zaman kendisine rûh üfürülür.

    Nitekim Abdullah b. Mes'ûd'un -Allah ondan râzı olsun- hadisi buna delâlet eder.

    O şöyle demiştir:

    (( حَدَّثَنَا رَسُولُ اللهِ H وَهُوَ الصَّادِقُ الْمَصْدُوقُ، إِنَّ أَحَدَكُمْ يُجْمَعُ خَلْقُهُ فِي بَطْنِ أُمِّهِ أَرْبَعِينَ يَوْمًا، ثُمَّ يَكُونُ فِي ذَلِكَ عَلَقَةً مِثْلَ ذَلِكَ، ثُمَّ يَكُونُ فِي ذَلِكَ مُضْغَةً مِثْلَ ذَلِكَ، ثُمَّ يُرْسَلُ الْمَلَكُ فَيَنْفُخُ فِيهِ الرُّوحَ وَيُؤْمَرُ بِأَرْبَعِ كَلِمَاتٍ: بِكَتْبِ رِزْقِهِ وَأَجَلِهِ وَعَمَلِهِ وَشَقِيٌّ أَوْ سَعِيدٌ. فَوَالَّذِي لاَ إِلَهَ غَيْرُهُ إِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ الْجَنَّةِ حَتَّى مَا يَكُونُ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا إِلاَّ ذِرَاعٌ فَيَسْبِقُ عَلَيْهِ الْكِتَابُ فَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ النَّارِ فَيَدْخُلُهَا، وَإِنَّ أَحَدَكُمْ لَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ النَّارِ حَتَّى مَا يَكُونُ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا إِلاَّ ذِرَاعٌ فَيَسْبِقُ عَلَيْهِ الْكِتَابُ فَيَعْمَلُ بِعَمَلِ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَيَدْخُلُهَا.)) [ رواه البخاري ومسلم ]

    "(Bütün fiillerinde, hatta peygamberlikten önceki fiillerinde bile) Sâdık (doğru sözlü) olan ve (kendisine gelen vahiyle) tasdik edilmiş (doğrulanmış) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize şunu anlattı:

    -Şüphesiz, sizden birinizin annesinin karnındaki (rahmindeki) yaratılışı, kırk gün nutfe olarak kalır (spermin yumurtayla birleşip döllenmesi kırk günde olur). Sonra (birinizin yaratılışı) bir o kadar sürede (kırk günde) kan pıhtısı olur. Sonra bir o kadar sürede (çiğnemlik) bir et parçası haline gelir. Derken melek gönderilir ve ona ruh üflenir. Meleğe dört kelimeyi: Rızkını (az mı yoksa çok mu olacağını), ecelini (ne kadar süre yaşayacağını ve ne zaman öleceğini), amelini (ne kadar hayır ve şer işleyeceğini) ve cennetlik mi yoksa cehennemlik mi olacağını yazması emrolunur. Kendisin-den başka hak ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki, sizden biriniz cennetliklerin amelini işler, hatta cennetle kendisi arasında ancak bir arşınlık mesafe kalır, fakat kitap (ezelde onun hakkında takdir edilmiş olan kader) kendisini geçer de cehennemliklerin amelini işler ve cehenneme girer. Ve yine şüphesiz sizden biriniz, cehennemliklerin amelini işler, hatta cehennemle kendisi arasında ancak bir arşınlık mesafe kalır, fakat kitap (ezelde onun hakkında takdir edilmiş olan kader) onu geçer de cennetliklerin amelini işler ve cennete girer." [1]

    Bu toplam yüz yirmi gündür.Yani dört aydır.Cenin düştüğü zaman yıkanır, kefenlenir ve namazı kılınır. Kıyâmet günü insanlarla birlikte haşrolunacaktır.

    Dört aylıktan aşağı olduğu zaman yıkanmaz, kefenlenmez ve cenaze namazı kılınmaz. Herhangi bir yere defnedilir. Çünkü insan değil, bir et parçasıdır.

    Soruda sözü edilen cenin altı ayığını doldurduğu için onun yıkanması, kefenlenmesi ve cenaze namazının kılınması gerekirdi. Soruda belirtildiğine göre cenaze namazını kılmamışlardır.O halde eğer kabrini biliyorlarsa, şimdi kabri başında cenaze namazını kılmaları gerekir. Kabrini bilmiyorlarsa, gıyabi cenaze namazını kılmaları gerekir.

    Annesinin onun düşmesine kendisinin sebep olduğuna dair şüphelerine gelince, bu şüphelerin ona bir zararı yoktur.Bu şüpheleri kafasından atması gerekir. Nitekim pek çok cenin annelerinin karınlarında ölmek-tedir. Bunda annelerin bir sorumluluğu yoktur. Hayatını bulandıran bu şüphe ve vesveselere son vermelidir.

    Allah Teâlâ en iyi bilendir.

    & & & & & &

    [1] Buhârî, "Bed'u'l-Halk", hadis no: 3208. Müslim, "Kitâbu'l-Kader", hadis no: 2643