×
İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi\’nin cevapladığı sorunun metni şöyledir: Bazı Sudan hacıları, uçak Cidde\’ye indikten sonra doğrudan Medine\’ye gitmektedirler.Ardından da Abyâr Ali (Zulhuleyfe)\’den ihrama girmektedirler. Onların, Medine halkının mikat yerinden ihrama girmeleri sahih (geçerli) midir?

    Geldiği yöndeki mikat yerine uğradığı halde oradan ihrama girmeyip daha sonra Medine halkının mikat yerinden ihrama giren kimsenin hükmü

    ] Türkçe – Turkish – تركي [

    İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

    Terceme: Muhammed Şahin

    Tetkik: Ali Rıza Şahin

    2011 - 1432

    ﴿حكم من مر على ميقاته ولم يحرم منه ﴾

    ثم أحرم من ميقات أهل المدينة

    « باللغة التركية »

    اللجنة الدائمة للبحوث العلمية والإفتاء

    ترجمة: محمد مسلم شاهين

    مراجعة: علي رضا شاهين

    2011 - 1432

    Soru:

    Bazı Sudan hacıları, uçak Cidde'ye indikten sonra doğrudan Medine'ye gitmektedirler. Ardından da Abyâr Ali (Zulhuleyfe)'den ihrama girmektedirler. Onların, Medine halkının mikat yerinden ihrama girmeleri sahih (geçerli) midir?

    Cevap:

    Hamd, yalnızca Allah'adır.

    Sudan halkı, mikat yerleri Cuhfe veya Yelemlem'in hizâsı veyahut da Cidde'nin kendisi olur da Cidde'ye gelirler ve (ihrama girmeleri gereken) mikat yerlerinden ihrama girmeyip Medine'ye geldikten sonra Abyâr Ali'den (Zulhuleyfe'den) ihrama girerlerse, ihramları sahihtir. Zirâ her kim, iki mikat yerine uğrarsa, tercihli görüşe göre, ihramını, ikinci mikat yerine kadar ertelemesi câizdir.Bu, Hanefi mezhebinin görüşüdür.

    "Kenzu'd-Dekâik" adlı kitabın yazarı şöyle demiştir:

    "Medine halkından her kim Zulhuleyfe'den ihrama girmez de Cuhfe'den ihrama girerse,kendisine bir şey gerekmez. Aynı şekilde Medine halkından olmayıp da Zulhuleyfe'ye uğrayan kimse de böyledir.

    Ebu Hanife'den nakledilen başka bir rivâyete göre bu kimseye cezâ kurbanı gerekir. Aynı şekilde ikinci mikat yeri, Mekke'ye daha yakın oldukça kendisine cezâ kurbanı gerekir.

    Birinci görüş, daha açıktır. Nitekim Âişe -Allah ondan râzı olsun- hac yapmak istediği zaman Zulhuleyfe'den ihrama girerdi. Umre yapmak istediği zaman ise, Cuhfe'den ihrama girerdi.Sanki Âişe -Allah ondan râzı olsun- fazîleti daha fazla olduğu için hac için (mesâfesi daha uzun olan Zulhuleyfe'den ihrama girerek) daha fazla ecir almak istemiştir. Âişe -Allah ondan râzı olsun- için mikat yeri Cuhfe olmasaydı, o, umre ihramını Cuhfe'ye kadar ertelemesi câiz olmazdı. Zirâ âfâkî (mikat sınırları dışında ikâmet eden kimse) için mikat yeri konusunda hac ve umre arasında hiçbir fark yoktur."[1]

    İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi âlimlerine:

    "Bir kimse, hac yapmaya niyet etmektedir.Fakat önce Mekke'de, daha sonra da Medine'de bir işi bulunmaktadır.Bu kimse mikat yerini ihrama girmeden geçip Mekke'ye girdi. Daha sonra Medine'ye gitti ve hac için Medine halkının mikat yerinden ihrama girdi. Bu davranışının hükmü nedir?" Diye sorulmuş, bunun üzerine komitenin âlimleri şu cevabı vermişlerdir:

    "Bu kimse,Medine halkının mikat yerine çıktığına ve oradan ihrama girerek Mekke'ye geldiğine göre, ilk geldiğinde Mekke'ye ihramsız girmesinde kendi-sine bir şey gerekmez. Fakat geldiği yöndeki mikat yerinden ihrama girmesi, onun için daha evlâ idi."[2]

    Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn'e -Allah ona rahmet etsin-:

    "Bir adam Cidde'den geldikten sonra Mescid-i Nebevî'yi ziyâret etmek için ilk önce Medine-i Münevvere'ye gitti.Daha sonra Medine halkının mikat yerinden ihrama girdi. Bu ameli sahih midir?"

    Diye sorulmuş, bunun üzerine o şöyle cevap vermiştir:

    "Bunda bir sakınca yoktur. Yani; bir insan, ilk önce Medine'ye gitmek amacıyla ülkesinden gelir de Cidde'ye iner, ardından da Cidde'den Medine'ye gider ve Medine halkının mikat yerinden ihrama girerse, bunda bir sakınca yoktur."[3]

    Allah Teâlâ en iyi bilendir.

    & & & & & &

    [1] Tebyînu'l-Hakâik Şerhu Kenzi'd-Dekâik", c: 2, s: 7

    [2] İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 11, s: 155 (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi; Abdullah b. Ğudeyyân, Abdurrezzak Afîfî, Abdulaziz b. Abdullah b. Baz)

    [3] Açık Kapı Görüşmesi; no: 121