×
Peygamberlik Mucizeleri

Peygamberlik Mucizeleri


Şeyh Abdulmuhsin el-Kasım

بسم الله الرحمن الرحيم

Şüphesiz hamd yalnızca Allah içindir. O'na hamd eder, O'ndan yardım ister ve O'ndan bağışlanma dileriz.

Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötü olanlarından Allaha sığınırız. Allah'ın, hidayete erdirdiğini, kimse saptıramaz. Saptırdığını da hiç bir kimse hidayete erdiremez.

Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hak ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Allah'ın kulu ve rasulüdür.

Allahın, çokca salat ve selamı Peygamberinin, ailesinin ve ashabının üzerine olsun.

Bundan sonra;

Ey Allahın kulları:

Allah'a karşı hakkıyla takvalı olmaya çalışın, gizlide ve açıkta onu gözetin.

''Ey İman edenler! Allahtan hakkı ile nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak can verin.''

Ey Müslümanlar!

Yüce Allah, Peygamberlerini, kullarını doğru yola iletmeleri için gönderdi. Böylece Peygamberler, getirdikleri vahyin nuru ile onların fıtratlarını tamamlayıp, onları yanlız Allaha ibadet etmeye, iyi işler yapmaya ve güzel ahlâkla bezenmeye davet ettiler. Şüphesiz kulların, Peygamberlere olan ihtiyacı, yeme-içmeye hatta nefes almaya olan ihtiyaçlarından daha büyüktür. Kurtuluşun, mutluluğun ve Allah'ın rızasını kazanmanın tek yolu onlara uymaktır.

Yüce Allah, zenginliğinin sınırsızlığı, gücünün kemali ve herşeyi kapsayan ilmi ile tektir. Peygamberler ise beşerdirler, bu sayılan üç şeyden ancak Allahın onlara verdiği kadarını bilirler. Allah Teâla, Peygamberi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şöyle demesini emretmiştir: '' De ki: "Ben size, 'Allah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size 'Ben bir meleğim' de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." Yüce Allah, Peygamberleri, hayrete düşüren mucizelerle gönderdi ki; insanlara, onların Allah'ın elçileri olduduklarını göstersin. Nitekim Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur: ''Bütün Peygamberlere, insanların kendilerini gördüğü takdirde iman edeceği mucizeler verilmiştir.'' Muttefakun aleyh.

Salih aleyhi selam, kavmine kayadan çıkan bir deve mucizesi ile geldi. İbrahim aleyhi selam, büyük bir ateşin içine atıldığı halde ona bir şey olmadı, Musa aleyhi selam'a dokuz apaçık mucize verildi. Âsâsını yere attığında büyük bir yılana dönüştü. Davut ve Süleyman aleyhima selama, kuş dili öğretildi ve onlara her şeyden verildi. İsa aleyhi selam ise henüz kundaktayken konuştu, Rabbini birleyerek annesini akladı. Bununla birlikte, Allah'ın izniyle körü ve alacalıyı iyileştirdi ve ölüleri diriltti.

Peygamberlerin doğruluğunu ispatlayan diğer mucizeler ise; Onların günahsız bir hayat yaşamaları, dürüst olmaları, güzel ahlâka sahip olmalarıdır. Allah'ın, Peygamberlerine ve onlara uyanlara yardım etmesi ve güzel bir son bahşetmesi, Peygamberlere karşı gelenleri ise helak edip azaba uğratması da, peygamberlerin doğruluğunun delillerindendir.

Yüce Allah, Peygamberimize diğer peygamberlere verdiği mûcizlerden daha büyük mûcizeler bahşetmiştir. Şeyhü'l-İslam şöyle demiştir: ''Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, bini aşkın mucizesi vardır. Dünyada öğrenilen hiçbir ilim, Peygamberin getirdiği ilimden ve mucizelerden üstün değildir. Allah Teala şöyle buyurur: '' O, Allah'a ortak koşanlar hoşlanmasalar bile dinini, bütün dinlere üstün kılmak için, Peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir.''

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Peygamberlik mucizelerinden birisi, önceki Peygamberlerin onu müjdelemesidir. Niteki İbrahim ve İsmail aleyhima selam şöyle dua etmişlerdir: '' Rabbimiz! İçlerinden onlara bir Peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın.'' İsa Aleyhi selam ise şöyle demiştir: '' Şüphesiz ben, Allah'ın size, Ahmed adında bir Peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) Peygamberiyim" henüz çocukluk döneminde ise; melekler göğüsünü yarmış ve sinesindeki şeytani duyguları söküp almışlardır. Böylece Allah, onu cahiliyye devrinin kötülüklerinden ve pisliklerinden korumuştur. Nitekim ne avret yeri görülmüş, ne bir puta dokunmuş, ne bir içki içmiş, ne de bir harama bulaşmıştır. Bununla birlikte, çağrısının korunması için gökteki şeytanlara atılan yakıcı ışıklar arttırılmıştır. Cinler şöyle demişlerdir: "Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk."

Peygamberin hayatında gerçekleşen delillerden bir diğeri de; Kur'ân-ı Kerim ve ashabının sinesine bedirgiren iman ve ilimdir. Bu argümanlardan bir diğeri ise; Allahın, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, geçmişte vukubulan, gelecekte gerçekleşecek olan ve ancak Allah'ın bildirmesi ile bilinecek birçok olayı ayrıntılı olarak bildirmesidir. Allah Teala şöyle buyurur: '' İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin.''

Geçmiş hadiselerden bazıları şunlardır: Hz.Âdemin kıssası, meleklerin ona secde etmesi ve İblis'in kibre kapılması, diğer peygamberlerin kıssaları, Ashab-ı Kehf ve Fil Vakası da bunlardandır.

Aynı zamanda gelecekte vukubulacak olayları haber vermiştir: Allah, kullarına meydan okuyup, Kur'ândakine benzer bir sure getirmelerini istemiş ve kıyamet gününe dek bunu başaramayacaklarını da buyurmuştur. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Mekke'de zayıf ve savunmasızken, Allah şöyle buyurmuştur: '' O topluluk yakında (Bedir'de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.'' Bu ayetin doğruluğu uzun yıllar sonra ıspatlanmıştır. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Bedir savşından hemen önce Mekke müşriklerinin ileri gelenlerinin nerede öldürüleceklerini tek tek göstermiş; ''burası filanın öleceği yerdir ''buyurmuştur. Enes bin Malik ra şöyle demiştir: ''Peygamber efendimiz, eliyle işaret ederek, ''burada falanca kişi öldürülecek, şurada da şu öldürülecek'' dedi. Şüphesiz öylede oldu, işaret ettiği yerlerde asla hata olmadı. İmam Müslim rivayet etmiştir.

Haybere gittiğinde ise tekbir getirip şöyle buyurdu: ''Hayber mahvoldu ve Allah, Peygamberine orayı feth etmeyi nasip etti.'' Muttefakun Aleyh.

Ashabını Rumlara karşı yapılan, Mu'te savaşına yollamış, orada şehit düşenleri ise; daha henüz ordu dönmeden anmış ve yad etmiştir. İmam Buhari rivayet etmiştir.

Perslerin Rumlara gâlip geleceğini haber etmiştir. Kisranın elçisi geldiğinde ona: ''benim Rabbim senin Rabbini, yani efendini yendi'' dedi. İmam Ahmet rivayet etmiştir.

Tebuk savaşına giderken ise şöyle buyurdu: ''Bu gece üzerinize çok sert bir rüzgar esecek, yerlerinizden sakın kalkmayın.'' Muttefakun Aleyh. Aynı zamanda ecelinin yaklaştığını ve Rabbine intikal edeceğini haber vermiştir. Nitekim minberine oturmuş ve şöyle buyurmuştur: ''Allah, kulunun dünyanın güzellikleri ile kendi katındaki (Ahiret) arasında tercih yapmasını istemiştir, bunun üzerine kul, Allahın katında olanı seçmiştir''. Bu hadisi işiten Ebu Bekir r.a ağlayarak şöyle dedi: ''Babalarımız-Analarımız sana feda olsun''. Muttefekun aleyh. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir kaç gün sonra da ebedî hayata göçmüştür. Başka bir hadiste: ''Kendi vefatından yüz sene sonra, hiçbir ashabının hayatta olmayacağını haber etmiştir. Muttefakun Aleyh. Şüphesiz bu saydıklarımın hepsi gerçekleşti.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Kudüs'ün feth edileceğini, ardından bir salgın olacağını, akabinde malların çoğalacağını ve kimsenin onları kabul etmeyeceğini haber verdi. Nitekim buyurduğu gibi oldu. Hz.Ömer döneminde Kudüs feth edildi, Şam'da salgın oldu, Hz.Osman döneminde ise; mal-mülk arttı, öyle ki kendisine yüz dinar verilenler onu azımsadı ve beğenmedi.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur: '' Birçok belde fethedilecek. Bir grup insan, bolluk ve zenginlik için Medine'den oraya aileleri ile gidecekler. Halbuki bilselerdi Medine onlar için daha hayırlıydı.'' Muttefekun aleyh. Başka bir hadiste şöyle buyurur: ''Kisra ve Kayzer yok edilecekler, hazineleri de Allah yolunda infak edilecek.'' '' Dünya nimetlerinin, ümmetine verileceğini ve dünya için birbirleriyle didişeceklerini haber etmiştir.'' Başka bir rivayette : ''Ümmetinin geçmiş ümmetleri taklit edeceğini ve onların yolundan gideceklerini, hatta bir keler deliğine girseler dahi, onların da gireceğini söylemiştir.'' Muttefakun Aleyh.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kıyamet alametlerinden bahsetmiştir. Bunlar: ilmin azalması, cehaletin çoğalması, fitnelerin artması, cinayetlerin yaygınlaşması ve insanların yüksek binalar yapmasıdır. Ashabına kıyamet gününe kadar olacakları haber vermiştir. Huzeyfe ra şöyle demiştir: '' Rasûlullah (sav) içimizde ayağa kalkıp minbere çıktı ve o günden kıyâmete kadar olacak her şeyden bahsetti. Onu belleyen belledi, unutan da unuttu.'' Muttefakun Aleyh.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ashabına semada gördüklerini aktarmıştır. Nitekim Allah, onu ruhu ve bedeni ile birlikte Mekke'den Kudüs'e götürmüş, oradan da Sidre-i Müntaha'ya yükseltmiştir. Peygamberimiz aynı gece Mekke'ye geri dönmüştür. Orada Cenneti, Cehennemi ve içindekileri, Sidre-i Münteha'yı gördüğünü, evrenin düzenini belirleyen yazıların ve bunu yazan kalemlerin seslerini duyduğunu insanlara haber vermiştir.

Yüce Allah, Peygamberini gözle görünen bazı Kevni mucizelerle desteklemiştir. Bunlardan biri; Ayın ikiye ayrılmasıdır ki, bunu Mekke'deki herkes görmüştür.

İnsanlar ile ilgili mucizeleri de vardır: Veda Haccı Hutbesinde Yüce Allah, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sesini, sayıları yüz bini aştığı halde, herkese duyurmuştur. Ebu Davut rivayet etmiştir. Enes bin Malik'e, malının ve evlatlarının artması için dua etmiştir, böylece o, soyundan yüz yirmiyi aşkın çocuğunu defnetmiştir. Muttefakun Aleyh. İnsanların Ebu Hureyre'yi ve annesini sevmeleri için dua etmiştir. Nitekim Ebu Hureyre şöyle der: ''Bu duadan sonra, beni gören veya duyan tüm müminler beni sevdiler.'' İmam Müslim rivayet etmiştir.

Peygamber Sallallahu aleyhi ve Sellem, Urve el-Bâriki'ye malının bereketlenmesi için dua etmiştir. Öyleki toprak satsa dahi ondan kazanç elde etmiştir. İmam Buhari rivayet etmiştir.

Abdullah bin Atik'nın ra ayağı kırıldığında; Peygamberimiz, elini sürmüş ve Abdullahın ayağı iyileşmiştir. İmam Buhari rivayet etmiştir. Hz.Ali gözlerindeki ağrıyı şikayet edince, Peygamberimiz tükürüğünü sürmüş ve gözünde ne bir yara ne de bir elem kalmıştır. Muttefakun Aleyh.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hayvanlar ile ilgili mucizeleri şunlardır: Bir gün Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ensar'a ait bir hurma bahçesine girmiş, orada bulunan bir deve Peygamberimizin yanına gelip ağlamıştır. Bunun üzerine Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, devenin başını okşayıp onu sakinleştirmiştir. Peygamberimiz deve sahibine şöyle buyurdu: ''Allah'ın emaneti olarak sahiplendiğin bu hayvana eziyet ederken Allah'tan korkmaz mısın? Çünkü o, bana onu nasıl aç bırakıp yorduğunu şikayet etti buyurdu.'' Ebu Davut rivayet etmiştir.

Aişe ra şöyle demiştir: ''Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellemin ailesine ait bir yaban hayvan vardı, Peygamber evden ayrıldığında, oynayıp zıplar, gider gelirdi. Peygamberin eve döndüğünü hissedince, onu rahatsız etmemek için yerine döner sakinleşir, hareket etmez ve sesini dahi çıkarmazdı.''

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mucizelerinden bir diğeri ise; Yiyecek ve içeceğin çoğalıp bereketlenmesidir. Nitekim Hudeybiye'de bin beşyüz sahabi vardı. Cabir ra şöyle demiştir: ''Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, elini su kabının içine koydu, bu sırada Peygamberimizin parmaklarının altından pınarlar gibi su aktı, o sudan içtik ve abdest aldık. Denildi ki; kaç kişiydiniz? yüz bin kişi olsaydık yeterdi. Sayımız bin beş yüzdü dedi. İmam Buhari rivayet etmiştir. Zâti Rikâ savaşında Peygamber, az miktarda olan suyu bir kaba boşaltmış, daha sonra askerlerin tamamı mataralarını ondan doldurmuştur.

Hayberde ise; yemek azalmış, bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yemeği bir araya toplamalarını buyurmuş ve yemeğin bereketlenmesi için dua etmiştir. Sayısı bin beşyüz olmasına rağmen ordunun tümü o yemkten doyuncaya kadar yemiştir.

Tebuk seferinde de otuz bin kişi suya ihtiyaç duymuştur. Peygamber, kurumuş kuyulardan bir tanesinde abdest almış, kuyu su ile dolup taşmış ve oradaki herkes ondan içmiştir. İmam Müslim rivayet etmiştir.

Semura bin Cündüb'ten şöyle rivayet etmiştir: Peygamber'e (sav) bir kab içinde bir miktar yiyecek getirilmişti. Ashâb-ı Kiram, sabah kahvaltı vaktinden öğle vaktine kadar, gruplar hâlinde bu yiyeceğin bulunduğu sofrada yemeklerini yemeye devam ettiler....Cündüb'e: "O yemeğe, sonradan ilâveler mi yapılıyordu?" denilince. O, cevaben: "Ona bir ilâve yapılmıyordu, fakat ilâhî bir imdâd ve ikram ile bereketleniyordu dedi." İmam Tirmizi rivayet etmiştir.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellm'in mucizelerinden bir diğeri : Ağaçların ve taşların onun emrine verilmesidir.

Bunlardan birisi şudur: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir vadiye girmiş, orada iki ağacı tutup kendine doğru çekmiş, iki ağaç onu takip etmiştir. İmam Müslim rivayet etmiştir. Mekke'de etrafına cinler toplanmış ve ondan Kur'ânı dinlemişlerdir. Yakınında bulunan bir ağaç, cinlerin etrafında olduklarını peygambere haber vermiştir. Muttefakun aleyh. Peygamberimiz, Mescid-i Nebevî'de bir hurma kütüğünün üstünde hutbe verirdi. Daha sonra kendisine minber yapıldı. Hutbeye başladığında kütük, Peygambere olan özleminden çocukların ağlaması gibi ağlamaya başladı. Efendimiz elini onun üzerine koyunca kütüğün ağlaması kesildi. İmam Buhari rivayet etmiştir.

Taşların onun emrine verildiğinin delillerinden biri de Peygamberin şu sözüdür: ''Mekke'de bir taş tanıyorum, nübüvvetten önce bana selam veriyordu ve ben onu şu an tanıyorum'' İmam Müslim rivayet etmiştir. Bir kaç ashabıyla Uhud dağına tırmandığında dağ titremiş, eliyle dağa vurup; sabit dur ey Uhud, demiştir. Bunun üzerine titreme kesilmiştir. İmam Müslim rivayet etmiştir.

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellm'in mucizelerinden biri de; meleklerin onu savunmasıdır. Nitekim dağlardan mesul olan melek, mekkeli müşriklerin üzerine, iki yüce dağı kapamak için izin istemiş, ancak Peygamber acele etmemesini talep etmiştir. Bedir'de ise Allah Teala şöyle buyurdu: '' Hani Rabbin meleklere, "Ben sizinle beraberim, diye vahyediyordu.'' Hicret esnasında ise şöyle buyurdu: '' Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "üzülme, çünkü Allah bizimle berâber" diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla onu desteklemişti.''

Bedir'de en hayırlı melekler onu savunmuş, Uhud'da, Cebrail ve Mikail aleyhima selam onunla beraber savaşmışlardır. Muttefakun aleyh. Cebrail aleyhi selam, Hendek mevkiînden Kurayza oğulları semtine kadar Peygambere eşlik etmiştir. İmam Buhari rivayet etmiştir.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in peygamberlik argümanlarından biri de; kendisine peygamberlik geldikten sonra Allah'ın onu insanlardan korumasıdır. Allah Teala şöyle buyurur: '' Allah seni insanlardan korur.'' Böylece düşmanlarının sayıları ve kuvvetleri daha fazla olmasına rağmen ona zarar verememişlerdir. Bazı Yahudiler ona sihir yapmış, ancak Allah o sihri bozmuştur. Kendisine zehirli kuzu eti takdim edilmiş, Allah onu haberdar ederek himaye etmiştir.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in peygamberlik argümanlarından bir diğeri ise; tertemiz bir ahlâka ve kâmil bir yaratılışa sahip olmasıdır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in davası, yeryüzünün tümüne yayılmış ve insanlar onun emrine âmade olmuşlardır. Buna rağmen vefat ettiğinde kılıcından ve bineğinden başka geriye ne bir dirhem, ne bir dinar, ne bir koyun, ne de bir deve bırakmıştır. Öyleki zırhı dahi ailesi için aldığı otuz vesk/ölçek arpa karşılığında bir Yahudide rehin kalmıştır.

Ey Müslümanlar!

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hayatını, doğumundan vafatına kadar inceleyen bir kimse, onun gerçekten Allah'ın elçisi olduğunu idrak eder. Çünkü o, ne öncekilerin ne de sonrakilerin bir benzerini duymadığı bir kitap ile gelmiştir. Rasülü Ekrem her seferinde, ümmetini tevhide davet etmiştir. Onları hayıra teşvik etmiş, kötülükten sakınıdırmış ve Allah, onun eliyle insanları hayrette bırakan mucizeler göstermiştir.

Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, geçmiş ümmetlerin tümünün güzelliklerini toplayan en mükemmel din ile geldi. Ümmeti, onun varlığı ve tavsiyeleri ile faziletçe en kâmil ümmet oluverdi. Ümmeti Muhammed, tüm bu faziletleri ondan öğrenerek ümmetlerin de en hayırlısı olmuştur. Böylece yeryüzünün en ilimli, en dindar, en adaletli ve en faziletli ümmeti, Ümmet-i Muhammed olmuştur.

Euzubillahi mineşşeytanirracim..

'' De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım, (Ne var ki) bana, 'Sizin ilah'ınız ancak bir tek ilâhtır" diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın."

Bu sözümü söyler, kendim, sizler ve tüm müslümanlar için Allahtan bağışlanma dilerim. Siz de ondan bağışlanma dileyin; çünkü O, çok affeden, çok bağışlayandır.


İKİNCİ HUTBE:

İyiliklerinden dolayı Allah'a hamd ederim. Nimetlerinden ve başarıya ulaştırmasından dolayı O'na şükrederim.

Şehadet ederim ki; Allah'tan başka hak ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki, Peygamberimiz Efendimiz Muhammed, Allah'ın kulu ve Rasulü'dür.

Allah'ın salat ve selamı ona, ailesine ve ashabına olsun ...

Bundan Sonra:

Ey Müslümanlar:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, hakikatin göstergesi olan mucizeleri hakkında düşünmek imanı artırır. O'nun ve getidiği pak şeriatın güzelliklerine vakıf olmakla yücelere ulaşılır. Şüphesiz yüce Allah'ı hakkıyla tanımamızın tek yolu Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'dir. Her kim bu çağrının gerçekliğini ve mucizelerinin hakikatini öğrenmek isterse, Kur'ân-ı Azîm'e yönelsin. Kulların, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e iman etmeye olan ihtiyaçları, diğer bütün her şeye olan ihtiyaçlarından daha büyük olduğu için; Allah, peygamberlerinin doğruluğu kolay bir şekilde anlaşılsın diye onlara mucizeler vermiştir. Ve o mucizeleri son derece net ve apaçık kılmıştır ki; onlara iman etmeyen ancak ve ancak inadından dolayı iman etmemiş olsun. Onlara inanmayan ancak kibirinden ötürü inanmamış olsun. Muhakkak ki; hayrın tümü, peygamberiliğe inanıp o iman üzerinde sebat etmek ve ona itaat etmekle elde edilir.

Ey Müslümanlar:

Sonra bilin ki; Allah, Peygamberine Salavat getirmenizi emretmiş ve şöyle buyurmuştur: ''Allah ve melekleri Peygamber'e salat ederler. Ey iman edenler sizde ona çokça salat ve selam eyleyin.''

"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder;

hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor"